Yeni bir güne uyanmıştım. Düşündüm ve ‘Uyanmak’ kadar nefis bir şeyin olmadığı kanaatine vardım. Uyanmak! Hem yeni bir güne, hem taze ve dinlenmiş bir bedene, hem temiz bir zihne, hem bilinci açık bir gönüle!…
Uyandığımı farketmek ile ruhi ferahlığım arttı. Kaç gram olduğu hesaplanmış olan ruhun, benim içimdeki versiyonu görünür bir şekilde hafifledi. Kalbimde ne kadar ağır bir şey taşırsam, hayatımda karşıma çıkan zorluklarla bir kanat çırpışı ile mücadele edemeyeceğimi anladım. Uçup gidemeyeceğim tüm o sorunların yanından! O yüzden ruhumu hafifleten zihnime teşekkür ettim. Kendimi bir YOGA dersi bitimine sabitledim. Uçan böceğe, sıçan güvercine, öten civcive, ayaklarımı uzattığım sehpaya, parmaklarımın oynar eklemlerine felan teşekkür ederken buldum kendimi. 🙂
Durdum ansızın.
Karşılaştırdığım hayatlar arasında benim hayatım, isyan çıkaracak cinste idi. Haftasonları bir tarih dolusu insanın yattığı mezar taşlarından geçiyordu gözlerim. Bazı beden yokluklarını doldurup, birden fazla rol ile biricik varlığımın yaşamını renklendirmeye çalışıyordum. Pek çok yakın sevdiğim ne kadar güçlü, ne kadar örnek, ne kadar sağlam davranış örüntülerim ile bu başımda bulunan sorunlar ile mücadele edebildiğimi söylüyordu. Yavan bir övgüydü yalnızca. İçinde azıcık yerine koyma, azıcık içine girme rolleri bulunmuyordu. Hala anlamsızca ‘ne yapılabilirdi ki!’ diye sorguluyorum. Ne gösterilebilirdi ki? Ne kadar kötü olmak ve ne kadar kötü gözükmek aslında benim hakkım olurdu ki! ?…
Neyse…
Durdum demiştim ya, yeniden düşündüm ve hayatımda karşıma çıkmış her insana, her olaya, her duruma, her işe teşekkür ettim. İnsan olanın her gün karşılaşabileceği pek çok çiğ tutum, pek çok hayırsızlık, pek çok kötülük ile karşılaşmıştım. Ben böyle düşünmeye devam ettikçe hiçbirinin bana gerçek anlamda bir zarar veremediğini anladım. Ben, kendimi insan eli ile değmiş herhangi bir zarardan münezzih kıldım. Israrla değişmeyen tutumların, bana değemeyen kuyrukların ve ağırlaştırılmış ‘eksik’ lerin beni hiçbir vakit söndüremeyeceğini yineledim.
Bu pembe toz bulutundan geçerken ben, kendime dair yaptığım tüm sevgi gösterilerinden sizlere de diledim. Öncelikle sevdiğim ve beni sevdiklerini barizce gördüğüm güzel insanlar için ve sonra da bunu hak eden herkes için diledim.
Çünkü bu antidepresan diye sunulabilecek tek şey!
Pingback: Duygu'sal denemeler DepresYOK!