Selamlar! Kasım ayı fırsatlarıyla birlikte uçtu gitti. 🙂 Fırsat mıydı gerçekten? Fırsat insanın kendini geliştirebileceği, duygularını yönetebileceği minik anahtarlar bence. Hiçbir kazak, mont, makyaj malzemesi, çizme, bot insanın kendi kişiliğine katkı sunmuyor. Aksine ruhundaki tatmin dengesini bozuyor. Benim fırsatlarım; yakaladığım iyi bir duygu, sözcük, çıkış yolu, sevilecek iyi bir kalp, hassas bir kişi, güzel bir

Merhaba! Şehrin içinde bazı yerlerden geçtiğinizde ve zihninizi susturabildiğinizde inanılmaz çeşitli kuş sesi duyabileceğinizi biliyor muydunuz? Bir gün ya da bugün özellikle bunu dener misiniz? Ben şaşırıyorum. Birbirinin aynı ya da birbirine hiç benzemeyen onca ses kulağımda. Hepsinin bir derdi var belli ki. Dert dediğime bakmayın, yemek, içmek, uçmak işte… Peki bizim dert dediklerimiz? Bazen

Merhabaa! Ekim 23 gösteriyor tarihler. Ne hissettiğinle değişmeli oysa mevsim. İyisen hep yaz, kötüysen hep ne? Kış da güzel ama, baharlar da… O zaman kötü hisse yakışan bir mevsim yok şu anda. İyi olmaya devam etmeliyiz. 🙂 Başka bir çaremiz olmadığından belki de. Güne yakışsın gülüşünüz. Sevgimle,

Merhaba! Günlük yazmayı seviyor muyuz? Severek yazardık eskiden değil mi? Çünkü içimizdekileri yazıp bazen de gözyaşlarımızla sayfaları ıslattıktan sonra kapağını kapattığımız defterin bize nasıl iyi geldiğini bizzat hissettik. Çok özel ve kişisel bir sandıkta sakladık bu deflerleri. Belki bir iki kişiyle paylaştık yazdıklarımızı. Ben kuzenime saklardım yazdıklarımı. O yorumlardı, beğenirdi, severdi hatta bazen o da

Dünyanın bir ucunda o olsa, dünyanın diğer ucunda da ben. Birliğimizin gücünün bizi bir şekilde “biz” yapacağına eminim. Bahsettiğim bir aşk değil. Aşk benim için çok dar bir kelime. İçine heyecandan öte bir şey koyamadığım minik bir kutu. İçindeki duygularla kutu dolup taşabilir gibi hissettiren ama içini dolduramayan işte. Zevkli, yaşaması keyifli ama sürmüyor. Sürmediğini