Merhaba!
Bu aralar yakınlarının, seni haddinden fazla sevmesini istiyorsun. Sevdiğinin tarafından aşırı dozda aşk ile zehirlenmek istiyorsun. Annen, baban senden bir şey isterken senin hassas dönemlerin olduğunu düşünsün istiyorsun.
Tam şu an çalan şarkının içinden geçen şarkı ile bir olmasını bekliyorsun. Maaşının en az yüzde otuz zamlanmasını istiyorsun. İşverenin ile aranın, tuttuğun takım ile ilgili ileri-geri konuşmalar yapacak kadar yakın olmasını diliyorsun.
Şu kapı zilinin senin ummadığın zamanlarda çalmamasını istiyorsun. Yani minicik bir zilden bile bir beklenti halindesin.
Tamam. Her şey istediğin gibi, beklediğin gibi olsun. AMA ben bugün, seni bu düştüğün hastalıktan kurtarmak ile görevlendirildim. Ne hastalığı diyeceksin.
UMMA HASTALIĞI.
Bu hastalık senin gözünde komik durabilir ama dikkat et sonuçları seni depresyona kadar götürebilir. Yani canlı kanlı depresyona kadar gider, tüm hane halkını da içine alan bir buhran dönemi geçirirsin. O zaman bana gelme. Ben hastalık sonrası cerrahı değil, hastalık öncesi doktoruyum. Şimdi sen bugün hayatında bilerek ya da istemeyerek umduğun tüm şeylerden sıyrılacaksın. Bana söz vereceksin. Beklentilerinin asgari seyretmesi için uğraşacaksın. Ancak tabii ki her zaman kaderci olmayacak, her zaman pasif kalmayacak, her zaman istediklerini almak için minimum çaba göstermeyeceksin. Benim söylediğimi işine gelen ile karıştırma.
Sen gereksiz umma hastalığından arınacaksın. Bu huyunun seni ileri boyutta psikolojik gerilmelere götürdüğünü kavrayacaksın. Bak şimdi sana ne diyeceğim;
“Ummak küsmektir, çok umarsan çok küsersin”.
Küsme! Kimseye umduklarını bulamadın diye küsme! Aşk ilişkilerinde de en çok küslük sebebi sevdiğinden umduğun ekstra tavizlerdir. Ekstra çiçek, ekstra sevgi, ekstra ilgi, ekstra masraf yüzünden aşkın ile aran açık. “Ekstra” diye bir sözcük senin kalbine nereden girdi? Gereken kadar sevgi, gereken kadar ilgi, gereken kadar çiçek neyine yetmedi? 1 tane gül ile ne zamandan beri mutsuzsun?
Ben hayatımda bir söz çiçeği gördüm, o kadar. Yeter! Ne yapayım, kimi adam her özrünü, her güzel gününü çiçekle kutlar, kimisinin aklına bile gelmez. Sen adamın beyninin içine giremezsin. Bu istediğin güzellikleri sağ loba, sola loba birer birer serpemezsin. Adamını ya da kadınını büyük oranda değiştiremezsin. Sorunlu bölgelerin iltihabını alırsın ama yarası saklı kalır. Seçtiğin kişiden sana yar olunca büyük bir fark göstermesini bekleyemezsin. Ve sen ne yaparsan yap, kalbin bir gün pes edip kabule geçecektir. Kabul ise seni mutlu edecektir. O halde kabulü biraz erkene alamaz mısın?
Evet, benim diyeceklerim budur. Artık benden de her blogda acayip yazılar bekleme e mi? Her gün yazmak ve her gün senin kalbine kadar ulaşmak çok zor.
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.