Var, var!
Sen bilmesen de seni düşünen biri var!
Sen görmesen de, sen varlığını somut somut hissetmesen de seni düşünen biri var. İçinden senin için şarkılar tutan ve hiç bırakmayan biri var. Sen, şöyle hamak tarzı bir kanepede oturmadan evvel, koşup yarım dakika oturup sana ısıtan biri var. Yani seni gizli saklı kollayan, sen onu bilmezden evvel de var olan biri var.
Sende, senin için saklı duran nefis bir insan var. Sen ağlarken, sen gülerken, sen severken, sen giderken sana bakan, simana çaktırmadan güzellik saçan biri var. İçinden nedensizce gelen gülümsemenin esas sahibesi olan biri var.
Kalbinin kan revan içinde kalmış tarafına neşteri ile müdahale edecek olan birisi var. Sen bilmiyor musun? Ama daha geçen gün hiç ummadığın bir neşe sardı ya yüreğini, sen görmedin mi beyninde çakan şimşeklere bir paratoner kuruldu ya, sen duymadın mı senin insanlarda ki görünüşüne, “dikkat dedikodu halinde ölüm tehlikesi var” ikazı yapıştırıldı ya, sen ne zamandan beridir hücrelerinde aydınlık aydınlık oturursun? Sen ondan beridir, o var olduğundan beridir, pürü pak etrafta dolanırsın. Bilmez misin yüreğindeki ışıkların turnoff’u çiziklerle karalanmış. Dünya’nın azalan enerjisinden zerre eksilmesin diye, hiç kapanmayan ışığının kaynağını kendi kalbi yapmış birisinin varlığından haberin yok mu?
Isındı değil mi kalbin?
Şimdi anladın değil mi kafandan ayrılmayan sihirli değneklerin aslında canlı kanlı bir sihirli el olduğunu. Anladın değil mi umutsuzluğuna devanın harika bir insan varlığı olduğunu? Ben sana söyledim diye bellediğini düşünme! Sen tam da şu an bellemeye hazırdın, sen tam da şu an , bu yazıyı bitirdiğin an ışıl ışıl parlayacaktın. Sen tam da şu an mağaradan çıkıp güneşe kısık gözlerle bakacaktın, sen tam de şu an bir vesile ile hayatındaki gizli kişiyi zaten bulacaktın.
Şimdi hayal etmeyi bırak, etrafına bak. Kapı arkalarına, pencere pervazlarına, oturduğun koltuğun altına, yatağının başlığında, kilerinin içine, beyaz çamaşırlarının dibine, dolabının açık kalan rafına… Bak işte bunlardan birinde bulacaksın, senin için Tanrı tarafından gizlenmiş bu mucize kişiyi. O beğenir ama beğendim demez, okur ama okudum demez, anlar ama anladım demez, ağlar ama senin için olduğunu söylemez, dilindeki duaların sahibi sensindir ama belli etmez, seni üzenlere, haksızca üzerine binenlere söver de sövdüm demez.
Şimdi hayal etmeyi bırak da ellerinle ellerinden tut. Senin fark edemediğin güzelliği ile ömrüne dokunan bu özel kişiyi hala bulamadıysan son bir kez de YÜREĞİNE bak. Çünkü bana kendi söyledi, ilk bakması gereken yere en son bakacak ve en son bulacak beni, dedi.!!!
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.