Mutlu olmak istiyorsun!
Her gün aldığın onlarca kötü haberi beyninden silip, güzel haberlerle kendini meşgul etmek istiyorsun. Hastalık, dert, sıkıntı, stres, başarısızlık, ölüm haberlerini bertaraf etmek ve yaşadığın şu anlamsız Dünya’ya biraz bağlanmak istiyorsun.
Seni anlıyorum.
Kötü yönetildiğini düşünüyorsun. Bu zamana kadar Ülke’n için yapılmış tüm güzel şeylerin silinip, seni yeniden bir ayaklanma dönemine sokmaya çalılşanlara kabaran öfken ile baş etmeye çalışıyorsun. Bir sürü bitkisel tedavi yönteminin peydahlandığı şu karmaşık dönemde bir yandan da yapay yapay sevgiler sunuluyor önüne diye isyan ediyorsun. Oysa senin “organik” kalmış duyguların artık kimse tarafından “gerçek” bulunmuyor diye de kendine kızıyorsun.
Seni anlıyorum.
Huzur bulayım birazcık diye, bacaklarını kollarını ayırıp, derin nefes egzersizleri yapmak istiyorsun, bir kelimeyi yüz kere tekrar edip beynini boşaltmak istiyorsun. Bu saçma hareketlerinin hepsini anlıyorum.
Mutlu olmak istiyorsun!
Aslında bu basit, masum ve haklı isteğini yadırgamıyorum. Ne için burada olduğunu unutmuş olmanı felan hoş görüyorum. Bu Dünya’ya atılmanın senin için bir “ceza” olduğunu bilmemene şaşırmıyorum. Sadece bunu sana ezelden beridir öğretenlerin kötü niyetine bir anlam veremiyorum.
Bir tane sevdiğin olmasını, onu görmek için heyecan duymanı, sabırsızlanmanı, hayallerin içinde kendini sıkıca tutmanı, tüm olamazları bulamamanı felan haklı görüyorum. Yazık sana!
Bu kötü Dünya’nın ortasında kalmış, kendine bir renk belirleyememiş, ezilmiş, kırılmış ama hala içinden düzgünce, mutluluk için istek şarkı tuttuğun için yazık sana! O organik kalbine, bin tane yaban otu, ayrık otu dadanmış olupta, senin bunu fark etmemene yazık gerçekten!
Oysa yakın geçmişinde, Dünya oyununu kuralına göre oynayan nice pis kalp ile de tanıştın, şimdi hala kalbini arındırma isteğin olduğu için yazık!
Yazık ki hala mutlu olmak istiyorsun. Dilerim olursun ve bu Dünya üzerinde bunu başarabilen nadide insanlardan biri olursun!
…
Abbas Ali Oğuz
Kalıcı olan ne var ki? Birbirine bağımlı olan şeyler de geçicidir.Herşey geçicidir aslına.Bağımsız olan ne var ki? Yerle göğün bağımsızlığı da yok.Bizler de her ikisine bağlıyız;ne yaparsak yapalım bizler de bağımlıyız.Değişmeden kalan ne var ki? Ölmek için doğar herşey.Azabı,derdi,kederi ve sıkıntıları da canda saklarız;bir türlü asıl gerçeğine ulaşamadığımız mutluluğu da…Herşeyin sonu geldiğinde huzur olur mu,onu da bilemiyoruz.Yüce ve tam aydınlanmışlıkta birşey var mı,onu tam bilemiyoruz.
Elinize yüreğinize sağlık,Duygu hanım.Güzeldi! Selam ve saygılarımla…
Duygu Can
Ölmek için doğar herşey… 🙂 Abbas Bey, her sözünüzde o kadar haklısınız ki… Mutlu olma isteği bir sürü acıya baskın geliyor yine de. Çünkü sende de baki kalacak bir şey yok şu Dünya’ya. Teşekkürler ederim. sevgi ile,