Bu çiçekleri kim dikiyor benim kalbime? Kim seriyor körpecik tohumları yüreğime? Ben gecelerden korkar iken, sabah uyanır uyanmaz, korktuğum gecelerimin hediyesi doğuyor günüme. Kalbimdeki çiçeklerin kokuları, yüreğimdeki tohumların kıpırtıları düşüyor gözlerimin önüne.
Kaç zamandır, kalbime çiçekleri her sabah bıkmadan usanmadan hediye eden kişiyi arar iken, bugün ahiretteki sevdiğimin sessiz sedasız ellerinden, bana hediye diye bırakıldığını anladım. Kafamın içinde beni tekmeleyen bir sürü acıma, sorularıma, nankör hücrelerime rağmen, ömrümün her sabahını çiçeklendiren meğer sevdiğimmiş…
Yanımda Allah’ın bana eşsiz mucizesi minik eller, yüreğimde de sevdiğimden çiçekler ile güne uyanıyorum. İçimdeki karartının kolaylıkla aydınlanacağı yoksa da benim direnmem için uğraşanların güzel sevgisi kalbimi ayakta tutuyor. Ruh ve beden ampul ile elektrik gibiymiş, ampul kırılınca elektrik gider mi hiç? Beden gidince ruh da gider mi hiç? Gitmez! Gitmiyor da zaten! Kalanların iyi olduğundan artık şüphe etmeyeceği ilk ana kadar gitmeyecek de…
Bugün, içimden sövdüğüm tüm insanları bağışlıyorum. Her bağışlamada bir balon uçuruyorum göğe, sevdiğimin dediği gibi onları boş veriyorum… Önümde duran 3 yanlış ve 1 doğrudan her defasında doğruyu seçebiliyorum. Şükür Allah’ıma ki tek tek tüm doğruları buluyorum. ‘Dilemek’ ile ‘olmak’ arasında bazen sadece 1 günlük bir süre olabiliyor. Ondandır “Allah yardım ediyor” söylemi gerçeğin taa kendisi oluveriyor.
Merakta iseniz söyleyeyim, o kalbime ekilen tohumlar büyüyünce ‘sabır’ olacak, ‘sevgi’ olacak, ‘şükür’ olacak, ‘güzel insan’ olacak. Güzellikler çoğalacak içimde. Çiçekler güle dönecek, güller ıhlamur ağacına, sonra tohumlardan organik sevdalar büyüyecek, ömrümde kötü kalplerin esamesi okunmayacak, her hücre direnişe geçecek. Yüreğimde devrim meydana gelecek. Dağlar delinecek, sevgililer şu ahirde birbirine kavuşacak. Ülke, dirlik düzen bulacak. Senin hanene bile ay doğacak, hüznüne sabır taneleri bulaşacak.
Benim yüreğime sevdiğimin ektiği tohumlar sayesinde sevdiklerimin, yanımda duranların, beni anlayanların yüzü her cepheden güneş alacak. Kazacakları kuyuya düşeceğimi sananlar, duygularımın ırzına geçenler için ise karanlığın çadırında mekan tutacak, ellerimin titremesini zelzele sanacaklar…
Bak bugünlerde bir gün de bayram gelecekmiş. Bayramın yeryüzü üzerindeki en güzel tanımını Can Yücel yaptığı için ben bir şey ekleyemeceğim.
“Sızlamayan her organ, özellikle burun direği bayramdır mesela…” Can Yücel
Ben de size yüreğimdeki çiçekler ile diyorum ki; Sızlamasın burnunuzun direği, ne kadar sevdiğiniz varsa kucaklayınız inşallah.
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.