Evet çok üzgünüm!
Çünkü oyuncaklarımı aldı koca koca adamlar. Ne yapacaklarki benim küçük, basit oyuncaklarımı. Mesela konuşan ördeğimi ne yapacaklar? Boyama kitabımı, rengarenk kalemlerimi, legolarımı, sarı saçlı sindi bebeğimi ve onun rengarenk balo elbiselerini ne yapacaklar?
Bilmiyorum ama aldılar işte. Oysa ben herbirine farklı isimler vermiştim, hepsini evcilleştirmiştim. Benden başka kimseye yaramaz ki onlar. Hırlar, gürler, dirlik, düzen vermezler onlara.
Evet suratım asık, kafam bozuk.
Bir sürü oyuncak topladım bu azıcık yaşıma değin kendime, annemin değerli çeyiz sandığına koymuştuk güzelce ama çaldı koca koca adamlar onları. Bir şey sandılar herhalde. Benden sonra da en çok annem üzüldü. Çeyiz sandığına değil de benim oyuncaklarıma. Çünkü hepsini farklı zamanlarda, farklı nedenlerle almışlardı bana. Bir de annemi görünce böyle üzgünce, iyice düştü suratım yerlere…
Evet kalbim kırık bu aralar herkese.
Kimse de bir teselli veremiyor bana. Bir çare bulamıyorlar, üstelik gülüyorlar suratıma. “Yenisini alırız sana” diyorlar. En çokda bu lafa sinir oluyorum. Hayır efendim, yenisini istemiyorum. Eskisi olmayacaksa yenisi de olmasın. Bana bir de bunu söyleyip rahatlatmaya çalışıyorlar. Bulsunlar o adamları, getirsinler geri bana oyuncaklarımı. Ne istiyorlarsa karşılığında veririz. En sevdikleri çikolatadan alırız. Lütfen getirsin o koca ayaklı adamlar oyuncaklarımı.
Evet öyle sinirliyim ki bu aralar herkese.
Kızıyorum resmen, kaybettiğim şeyin büyüklüğünün farkında değiller. Bunca yıl oynadığım, sevdiğim, konuştuğum, evcilleştirdiğim oyuncaklarımı kaybetmenin beni ne kadar üzdüğünü tahmin edemiyorlar. Annem de sana canlı oyuncak alırım diyor, köpek alacakmış. Annem bile oyuncaklarımın benim için ne kadar canlı olduğunun farkında değil. Ona da kızıyorum, istemiyorum köpek möpek.
Evet sizin de canınızı sıktım biliyorum.
Ama yazmak zorundaydım. Kimseye bir şey diyemiyorum, kağıda kızmak, kalemi kırmak zorundaydım. Bak bu kalemi de yatağımın başına saklamıştım, en sevdiğim kalemdi. İyi ki bulamamışlar. Bu arada bir daha evimize girirlerse o adamlar, annemin altın kolyelerini ellerimle onlara vereceğim. Peşin peşin anlaşacağım, benim odama girmesinler diye babamın paralarından da vereceğim. Alsınlar gitsinler. Giderken de diyeceğim ki; bir daha bir şey çalacaksınız bunları çalın, küçük insanların değerli eşyalarına dokunmayın!
Ve siz de hayallerinize, umutlarınıza, heyecanlarınıza, gözlerdeki ışıltıya, incecik kahkahalara ve oyuncaklara kimseleri dokundurtmayın!
Son kez büyük bir laf edeceğim; Sadece oyuncaklarınızı çalan KADER ise, sesinizi çıkarmayın!…
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.