Kaçma lütfen, gel!
Şimdi bi düşünmeni istiyorum. Kaçtığın onca insanı, bince fikri ve milyonlarca hissi… Direkt olarak kendi içinden geçen, senin kendi kalbinden geçen ne çok kelimeden kendini esirgediğini bir düşün. Bir çift içi gülen gözden kendini nasıl da önemli bir şeymiş gibi sakladığını. Ağırlık merkezine seni koymuş birkaç insandan ne denli hızlı kaçtığını…
Kaçma lütfen, gel!
Kırıldığın ve kırgınlığının nedenini hiçbir somut var olana dayandıramadığın iyi niyetli birkaç kişiden kaçma. Sana tüm samimiyeti ile değer veren ama bu durumunun sende hiçbir değer bulmadığı biraz kişi var hayatında, onlardan kaçma. Lütfen, benden, sözcüklerimden, sevgi daarcığımdan kaçma. Sana yönelen uğurlu hitaplardan, büyülü bakışlardan ve olumlu içten geçmelerden kaçma. Sen söyle, kaç günlük şu Dünya? !
O yüzden gel sen gel!
Biraz daha dinle şimdi beni.
Suyun kaldırma kuvveti, yerin çekim kuvveti, Maddenin üçüncü ve çarpanlara ayrılamayan ikslerin mahçup hali felan değil anlatmak istediğim. Bunları bildin bildin bak ne oldu? Güzel güzel okulunu bitirdin. 9’lar ile çarpışan rakamların sonucunu bile öğrendin. İnanamayacaksın ama bir üçgenin iç açılarını toplamak ile kafanı kurcaladın, dış açılarından kendine hayat dersleri çıkarıp, başucuna cümleler yazdın! Bir ara kendini fotosentez ile besledin, kahve çekirdeklerinden enerji yiyeceği yaptın, en güzel ve kanının en deli gibi aktığı zamanları, çimlerin üzerinde 4 bilinmeyenli denklemler çözerek pich ettin.
Cık,cık,cık!
Gerçekten bunları yaptın değil mi?
Kutsal kitapların arasına sıkışmış bir tel saçını her yerde aradın. Şimdi de bana gelmiş, ben niye sevemiyorum, niye sevdiklerimi ömrümde tutamıyorum ya da neden sevmediğim bir sürü olay ile baş etmek derdiyle uğraşıyorum diyorsun.
Dersin tabii!
Ben de sana derim ki; Niye kaçıyorsun? Hayatında adet ile gösterebileceğin değerli kişilerden, davranışlardan, sözcüklerden ve zamanlardan niye kaçıyorsun?
Kaçma!
Hayatın sana sürekli güvensizlik telkin ettiğini biliyorum, çünkü bunu bizzat kulaklarımla duydum. Ama sen inanma! Duy, dinle, düşün ama sakın fazlasıyla inanma! Ona de ki; “hani kimseye güvenmeyecektim? Sana da güvenmiyorum!” …
Ve sessizce kalbinin doğrularına tutun, onlar sana, ya bir uçan balon olur uçarsın ya da çok vagonlu bir tren olur binersin…
Ve gitmekten korkma, belki de bu tren ile, çok zamandır kaçtığın ‘kendi’ne gidersin…
Not: Başlık, bir uyarı değil, ikaz hiç değildi. Anlamını yeni ve şimdi buldu!
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.