Eğer bir iş veya bir eş, benliğin gelişimine yardımcı olmuyor, onu tamamlamıyorsa, bırakıp gitmek için ‘meşru bir sebep’ var demektir. ( Baumeister ,1991 )
Hayatının en erken zamanlarında bunu fark edip, benliğini geliştirecek insan, amaç, iş ve emek aramaya yönelirsen o zamandan sonra sadece bunu fark etmen ile bile gelişmiş bir benliğinin görüntüsünü apaçık gözleyebilirsin. Benlik dediğimiz şey, kişinin kendi tutum ve davranışlarını, bireyselliğini, algısını, kişilik özelliklerini anlama, kendisini tanıma ve değerlendirme şeklidir. Bu kavram anlatıldığı zaman, insan zihninde tam ve somut bir karşılığa dayanmaması, herkes tarafından farklı yorumlanmasına neden olmuştur. Benlik, kişinin amaç ve hedeflerini oluşturduğu, hayatta edindiği tecrübeler ile kendisine ve dış dünyaya bakışının açısının belirlendiği kıymetli bir yerdir.
Senin benliğin, yaptığın işler ile, birlikte olduğun kişiler ile gelişip gerileyebilir. Kendi seçimin olmayan AİLE’n ile, senin seçmediğin KARDEŞ’in ile, senin seçtiğin ve kişilik özelliklerinde hiçbir olumlu etkisini göremediğin EŞ’in ile, senin eserin olan ama senin yansıman olmayan ÇOCUĞUN ile, her gün ifa ettiğin İŞ ile gerileyebilir.
Bu yaşa kadar gelip, bir sürü sıkıntılı zaman geçirdikten sonra, bu yaşanmışlıkların senin algılama düzeyinde pozitif bir yükselişe önayak olacağını düşünüp, ancak bunun böyle olmadığını, aksine kendi gözünde kendi değerinin düştüğünü anladığında da benlik gelişiminin durmuş olduğunu fark edeceksin.
Ancak benliğinin oluşumunu sağlamak ve senin kendi değerinde bir hayat sürdürmene katkı sağlayacak kişi ve kişilerde kendi değerini arttırman imkansız değil!
Kendimizi ileriye götürdükçe, birileri Malatya halayı gibi 3 adımda da geri gitmemiz gerektiğini söylediğinde inanma! Oyununu gerekiyorsa sadece kendin oyna!
Ve hayatında seçtiğin gönül ilişkisinde, seçtiğin adam veya kadında kalbini, ruhunu, benliğini ve kendini sürekli ileride tutamıyorsan, onun senin kendine verdiğin değeri arttırdığını fark edemiyorsan, kendini her gün bir tane daha kar tanesi toplayan kartopu gibi büyümüş hissedemiyorsan, bırak!
İşini de, eşini de bırak. Ayrılıktan korkma, çünkü oldukça meşru sebeplerin var!
ibrahim bölükbaşı
merhaba hocam: uzun zamandır. yazamadım işlerim. çok yoğunda ancak yazılarınızı okuyorum kendi dünyamla çok örtüştüğünü gördüğüm yazılarınızı zevkle ve büyük bir haz alarak okuyorum. bugünkü yazınızda benim tezlerim ve hayatımla ilgili örtüşen bir benzelik ancak hayatımıza uygulamakta geç kaldıklarımız malesef oluyor değerlerimizle ait olduklarımız çatışıyor ait olduklarımız ruhumuzu esir aldıklarını yaşıyoruz çevre vs argumanlar ama hayat hergün bir gün eksiliyor en kolay olanı yapıyoruz kader diye boyun eğerek esirliklerimiz devam ediyor. sevgilerimle
Duygu Can
İbrahim Bey, selamlar. Görüşleriniz de çok haklısınız, bizi esir alan durumları değiştirmek çok kolay değil. Kişiler, bulunduğu ortamdan keyif almasalar da, kendilerine mutlu masallar anlatıyor. Bunu hepimiz yapıyoruz.:) Size işlerinizde kolaylıklar diliyorum, sağlıklı güzel günleriniz olsun… Çok teşekkür ederim.