Bazı kelimeler gökten ilahi bir ışık ile indi gönlüme. TDK’dan falan bakıp kullanmadım. Direkt kalbimde vardı, ben doğmadan vardı. Anamın rahminde vardı, babamın suyunda vardı.
“Hep” gibi…
“Hep” gibi hep vardı…
Şimdiden başladı kelimeye yabancılaşma hissiniz biliyorum. Ardı ardına tekrarlarda kaybolacak anlamı biliyorum. Engel ol lütfen! Bu kelime defalarca kez beyninde yankılansa da anlamsızlığa düşmesin. Karşılığını hep en güçlü şekliyle görsün.
Bazen hüzünlerimin ağırlık merkezinde bazen sevinçlerimin… Bazen şükürlerimin ana kucağında bazen isyanlarımın, bazen beddualarımın içine sızmış gizlice bazen iltifatlarımın, bazen hissiyatımın izinde bazen gözlerimin…
Hep, benim en sevdiğim, sevdiğime en çok yakışan kelime.
Bu kadar sevmemin nedeni biraz da acıklı bulmam olabilir mi? Yani kendisi çoğu zaman bizi mutlu etmek için koşar gelir ama hep kalamaz ki! Bir şey hiç, hep olamaz ki!…
Sana “hep var ol” desem olabilecek misin? Hep benimle kal desem? Beni hep oku desem? Hep mutlu ol desem? Yüzün hep gülsün desem? Hep başarılı ol desem? Hep sağlıklı ol desem? Hep güzel ol desem? Olabilecek misin?
Hep’in kaderinde bir umutsuzluk yok mu? Kapıları yarım bırakmış bir eda? Yüreğine soru işaretlerinden oklar saplanmış bir hal, imkansızlığın ağır , sisli havası…
Evet var ama yine de, ‘hep’ benim en sevdiğim, sevdiğime en çok yakışan kelime.
Hüznü de severim böylelikle, mutlu mesut hallerimin içine bulaşan hüzne de leke çıkarıcılarımla etmem müdahale. Bırakırım dursun, siyahı görmedikten sonra ne değeri var beyazın gözümüzde…
Şimdi hep geldiğim gibi geldim sana, sözlerimle, kalbimdeki seslerimle, hep olduğum gibi geldim, hep bildiğin gibi, hep durduğum yerden, hep aynı parmaklarım tık tık eden klavyede.
Şimdi senin için bir dilekte bulunacağım tam da senin gözlerinin önünde.
Hep mutlu ol demeye geldim de bu yazıdan sonra inanabilecek misin hep mutlu olabileceğine?
Olsun! İnanmasan da hep olabileceğine,
Geldim, olabildiğince çok zaman mutlu ol diye…
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.