Bir dizi yeni yıl duası ile, bu yılı bitirmek istiyor ve gireceğimiz yıla ‘dua’larımı hediye etmek istiyorum. Anladım ki içsel taleplerin kuvveti ile doğru orantılı imiş gerçek olma ihtimali!…
En başta;
Sağlığımız ayak üşümesi, baş ağrısı, mide krampı, hafif baş dönmesi, kısık ateş, birazcık öksürük ve şarıldayan burun akıntısından öteye, fazlaya gitmesin istiyorum. Ve eğer bunlar olacaksa da evlatlarımızda olmasın, bizde olsun diliyorum. Biz direndikçe onların bağışıklığı güçlensin istiyorum. Tanrı onları en uzun, en büyük, en kuvvetli koruma güçleri ile korusun diliyorum.
Ve sonra;
Tanık oldukça, ikna olduğum bir şey var ki; -mış gibi, -muş gibi, -abla gibi, -abi gibi, -güya anne gibi, güya da baba gibi sevmeler çoğunlukla yalan! Onlardan bizleri koru yarabbim! Birinin gözünde, kalbinde, hayatında değerli bir yerim olduğunu düşünüp, acayip yanıldığım gerçeği ile yüzümü yıkadıktan sonra, bu –mış gibilerden uzak kalmayı diledim tüm gücümle. Çünkü sen ne yaparsan yap, onların sevme şekli bu! Ve asla değişmeyecekler!… Senin iyi olmanı istedikleri zamanlar da, senin gerçekten çok kötü olduğun zamanlarmış! Sen çok kötü olunca, onlar da azıcık üzülüyorlar ya, işte bunu önlemek için ‘iyi ol’manı istiyorlar. Yoksa çoğunun, ‘kararında bir mutluluğa’ tahammülü yok. Sen, yıkıksan birazcık seviliyorsun ama ayakların yere basmaya başladıkça, sana isabet eden sevgi gözle görünürce azalıyor. O yüzden, Tanrı’m bu –mış gibi görünen insanlar ve verecekleri –mış gibi sevgiden korusun hepinizi!…
Sonra yine yaşadığım, deneyim ettiğim ve günlerimi olgunlaşma çıtasına heba ettiğim şeyler var ki; gözlerinde alev gibi ‘hırs’ gördüğün insanlardan mümkün olan en kısa zamanda ve bir çırpıda kurtulmalısın! Biliyorum, bunlarla mutlaka temas etmemiz ve ruhların karşılıklı olgunlaşmasını sağlamamız gerekiyor ancak dilerim bu süreç çok hızlı devam eder ve bir an önce biter. Kendimi bu gibi insanlarla yürüdüğüm zamanlarda, bir de onları severken bulunca, kulaklarıma asılı kaldı ellerim. Benim zararım için çalışan kişileri bir de sevdiğimi söylüyordum kendime. Evet içimdeki sevgi gerçekti ama bu sevgi karşımdaki onu hak ettiği için değil; benim tahammül sınırlarıma ulaşmak çok zor diye vardı! Dilerim, bu tarzda insanlardan alacağım dersler bitmiştir ve ben bu barajında üzerine ışıklı köprülerimi kurup geçmişimdir!
Sonra birkaç yıldır yaşadığım ve kelimelerimi büyüten bir şeyler var; İnsan egosu o kadar doyumsuz ki; onun tatmini için kendisine her durumda bir suçlu arar. Suçlunun hali, vakti, durumu, hangi acılardan geçtiği felan önemli değildir. Bir ceza var ise ve birine kesmek seni mutlu edecekse, o cezayı hayatın en masum insanına bile kesersin! Karnındaki bebeğin içini delip geçecek tekmelerine maruz kalmak gibi, senden olanın seni hunharca tekmelemesi gibi!… Yani bu tip ego zehirlerinden korunmak; adalet dediğimiz şeyin, yerlerde göklerde tecelli etmesini istiyorum. Sadece birinde değil, her ikisinde de ve görünür şekilde olsun diliyorum. Çünkü çok net ve hüsranla bildiğim bir şey var; YAŞANMADAN BİLİNMİYOR!
Sonra, bu ileri giden yılların gerçekte ülkemdeki kimseyi ileriye götürmediğini biliyor ve çocuklarımızın “Bir varmış bir yokmuş” larında artık sadece ‘bir yokmuş’ diyecekleri yılların içinden geçiyoruz diye çok üzülüyorum. Tanrı’nın bu felaket gidişin ya hızına ya da tamamen durmasına müdahele etmesini istiyorum. Mıknatısın çekim gücü gibi iyilikler birbirini çeksin, iyinin kötüye yapışma teorisi çürüsün diliyorum.
Ve son olarak; unutmayı diliyorum. Unutmanın bize verilmiş en güzel hediye olduğunu düşünüyorum. Gözyaşlarımız hatıralarımıza akarken, hayatın büyük bölümü için yaşadığımız kötülüklerden minimum etkilenmemizi sağlayacak oranda unutmak istiyorum. Yaşadığını ve solunumunu halen yapıyor olduğunu unutmadan, yaşadığın hüsranların derinleşmesini engelleyebilmek istiyorum. Mücadele ettiklerimiz için ‘güç’ istiyorum. Anlaşılması kendime imkansız gelen bir şeyi, anlatmaya çalışırken kalbime güneş gibi doğacak bir ‘güç’ diliyorum. Bu gücü ömrümün sonuna kadar diliyorum çünkü buna ömrümün sonuna kadar ihtiyacım var!
Ve sonuncu kez; yeni yılda insanların ‘başarı’ algısının şu çalıştığımız işlerdeki reklam ile doğru orantılı olmadığını bilmelerini istiyorum. Hayatta ‘başarılı’ olmak için bazen başarısız olduğunu bilmek ve bunu özümsemek gerekiyor. Kendine bir kere ‘başarısızsın’ deyip, yeni bir ‘başarı’ tanımı yapmanı diliyorum. Nelerle mücadele ediyorsun ve neleri atlatabilecek güce sahipsin, bir bak! Ancak bundan sonra kendine ne için ‘başarılı’yım dediğini sorgulayabilir ve bir cevap bulabilirsin!
Dilerim dilek ve istekleriniz, sizin için en yararlı olandır!…
renovatio
http://www.youtube.com/watch?v=qT6XCvDUUsU
Duygu Can
Teşekkür ederim. Why does my heart feel so bad? 🙂