Uyku, çevre ile algısal bağlantının kesilmesi ve çevreye cevapsızlıktır!
Yani, sen şu an uyuyorsun! Ben az önce uyuyordum! O sabahtan beri uyuyor! Diğeri yeni uyandı!
Yani çoğumuz uyuyoruz!
Çevre ile bağlantının kesilmesi sadece gün ağardı diye olmuyor, güneş tam tepede iken, gördüğün aydınlık görüntü senden ötürü değil iken de uyuyor olabiliriz. Duyduklarına, gördüklerine, yaşadıklarına, sana çok kötü bir deneyim yaşatanlara ya da seni havalara uçuranlara karşı bariz bir tepkin yoksa UYUYORSUN!
Şşşşşşş!!!!
Elindeki sanal bebeğe bir bak, o bile uyanık. Altını pisletince ötüyor, çöpleri temizliyor, uykusu gelince söyleniyor, o bile uyanık iken sana ne oluyor? Hangi ölüden aldın üzerindeki toprak elbiseni? Kalk da etrafına bir bak, karının saçları beline kadar iken akşam eve kısacık geliyor da farkına varamadan yatağa gidiyorsun, sana ne oluyor da Tanrı’nın “her gün eli öpülecek” diye emir verdiği Annenin kınalı ellerini, kınası silinene kadar koklamıyorsun? Ülkendeki taciz ebenin ceddine ulaşmış, uzak kalınca haplı kolalar bitti mi sandın? Sen ne demeye hala uyuyorsun?
Şşşşşşş!!!!
Yüzündeki gamzelere bir bak. Sen gülünce canlanıyor, çukur güzelliğiyle seni büyülüyor ama sen uyudukça o da uyuyor, göstermiyor yüzündeki güzelliği. Tuzaklar, senin uyku halinde olman için bir bir ayaklarının önüne serilmiş, bedenin medeniyet düşmanı, modernize fakiri 2. Balkan Savaşına doğru uzanmışken, sana ne oluyor da hala uyuyorsun?
Oysa Nietzsche demedi mi sana “ Öyle kolay bir sanat değildir uyumak. Onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir! “…
Oysa sen, hiç uyanık kalamamış iken, nasıl oluyor da ayakta bedenini uyutuyorsun. Bak , sökülmeye çalışılan, kökü baltalanan sadece iğde ağaçlarının uğurlu dalları mı sanıyorsun? Sensin o. Sensin sökülüp atılmaya çalışılan hayattan. Sensin, yitip gitmesi, ateş ile aşka düşmesi istenen. Sensin, savaşsın da biz de yalnız kalan tahinimize pekmezi katıp yiyelim diyenlere yemiş olan. Sensin, cildindeki kırışıklıklar için sümükböceğinin b.kunda şifa arayan….
Oysa Gandhi demedi mi sana; “Bir insanı ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama eğer uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın tüm çabası nafiledir.”…
O halde sen, senin başında dönüp duran sineklerin varlığını uğursuzluğa değil, uyku halinden uyandırılman gerektiği için gönderilen bir araç olduğuna yormalısın.
O halde sen, Dünya’nın, kendinin ve sevdiklerinin farkına varıp onlar için uyanık kalmalı, onları uyanık sevmelisin!
Haydi Uyan!
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.