Şunu baştan söyleyeyim, ben kaybetmeye programlı değilim!
İnsanda olabilecek süper güçlerin varlığını felan da hayal etmedim!
Kötümser değil baktığım açılar, ya da yaralı bir ergen değil cüssemin sol yanı!
Ama nedense bana gelen tetrisler hiç tam oturması gereken yere oturmadı, bir önce ne gelse, bir sonra da o geldi. Üst üste koya koya oyunu bitirdim. Şaşkındım çünkü en azından oyunlardaki adalete inanıyordum, sonuçta bir insan kurgusuydu. Bir kazanç bir de kaybediş ile beslenecekti. Ama benimkini yazan yazılımcı resmen tanrısal görüşüyle beni sınadı! Arka tarafta çalışan programlara da gülme efekti koymuş gibiydi. Ne oluyordu ya? Kimdi benim bu denli yenilgimi normalleştiren? Bilmiyorum. Uzun süre bulamadım! E hayat da bir bilgisayar oyunu değildi sonuçta, eski levelına dönüp de aynı hataları yapmama gibi bir şansım olmadı! Ben devam ettikçe, oyunlar bitti!
GAME OVER!
Tövbe estağfurullah der annem! Bunu deyince günah çıkartırcasına hafiflersin, havale ettiğin yüce mercii düşünsün artık, senin işin bu cümle ile biter! Sürekli tekrarlayıp duruyordum, tövbe tövbe tövbe!…
Ama yeni başladığım her işte eskiden eteklerime yapışan yamaları da sürüyordum izimde. Yenilgilerimi almadan çıkamıyordum gece gezmelerine. Orada burada göze çarpan eteklerimin yamaları da beni yalnızlaştırıyordu. İnsanlara da hak veriyordum, kim ister ki bunca yenilginin olduğu bir hayatının yakınında gölgelenmek! Ben istemezdim herhalde. Bir yerde sürekli çiçekler açacak hatta kar yağsa da altından yeşil kahrolası kardelenler dikilecek tepeye; bir yerde de kurak bir mevsim gibi sıcak esecek hayatlar! Hangisinin daha yakınında olmak ister ki insan! İşte böyle böyle Makul olan, doğru olan oldu ya ona yanıyorum! Bas bas bağırıyordum üstelik; “Kaçtıklarınız bir gün sizden de kaçanlar olduğunda anlam kazanacak! O zaman anlayacaksınız! Bir gün tepenizde siyah bir paratoner ile şimşekleri üstünüze toplayacak ve yıldırımları içinizde patlatacaksınız! Bu hayat bir oyunsa bir gün siz de aynı dibi kurumuş iki ağaca salıncakları kuracaksınız! O zaman ben yol almış olacağım belki yaylalara, manzara görenin ben olacağım sahibi!”…
Ama yok! Dinleyen olmadı, sırtına takan çantasını eywallahı çaktı gitti! Gözlerimin şaşkın bakışları sadece iki kelimeye odaklandı!
GAME OVER!
İşte o günlerden bu günlere, artık yaşadıklarımı anlattığım sofraların üstünde ballı, tereyağlı, ev yapımı reçelli lezzetler var! Ya ağızının tadı olsun ya da içinin huzuru, aynı kapıya çıkarsın! Oyunlar biter, yeniden başlar, biter yeniden başlar! Bir bakmışsın sen olmuşsun tetrısları fırlatan oyunun kurucusu! O yüzden şimdi yenildiğim her oyunun sonunda “GAME OVER!” yazmıyor; iyice bakıyorum ve görüyorum ki artık hep “START AGAIN!”…
businessromantic
Game Over’lar Ultra güzel Start’lar getirir…:)