Zaman geçiyor,
Davranışını, tutumunu, eğilimini, bakış açını değiştirebiliyorsun ama yaşadığın duygular ve onların seni nasıl hissettirdiklerini hiçbir zaman değiştiremiyorsun. Bu durum böyle kalıyor.
Gelişim sürecimde, kendime ettiğim onca telkin, iyilik, sabır ve tekamülden vazgeçtim. Yaşadığım duyguları hiçbir zaman değiştiremiyorum. Birisinin yüzüne baktığımda bana hissettirdiği duygudan başkasını göremiyorum. Kaşını, gözünü, sözcüklerini, içini, dışını, iyi niyetini felan anlayamıyorum. Sadece o his. O büyülü his.
Öğreniyorum ki;
Uğraşmamalıyım. Direnmemeliyim. Duygular kesinlikle değişmeyecek. Peki bu soyut ‘duygu’lar ve bize hissettirdikleri nasıl bir şeydir ki, bizi bu denli alıkoyuyor? İstediği yöne bizi çekiştiriyor? Vücudumuzun, ruhumuzun ve kalbimizin özerkliğinden söz etmek ne mümkün! Duygular, her organın içine nüfus etmiş ve öyle egemen ki!…
Zaman geçiyor,
Bir şeyler daha belleğime yapışıyor. Bilerek değil, ansızın biliyorum onları. A priori olarak seriliyorlar gözlerimin önüne. O vakit, bir kimseyi sevmek ya da sevmemek; bir kimseden korkmak ya da korkmamak; bir kimsenin ellerinden tutup, hayatın devamında yalınayak yürüyebilmek ya da yürüyememek; bir kimsenin ismini hatırlayınca bile zihnindeki donan hücrelerin varlığı ya da yokluğu, o kimsenin sana yaşattığı hislere bağlı. Onunla yaşanmış geçmişinde, ondan sana hediye kalmış duygular ilişkinizin gidişatının temel belirteci.
Zaman geçiyor,
Herşey değişiyor, herkes değişiyor. Bir şey hariç! Duygular!
Bir kişiyi anımsamak istersen, kalbindeki hislerden oluşan bulutlara bir bak. Hangi hissiyatın içinde hangi kişilerin olduğu açık-seçik yazılı. Ve bunlar oraya mıh gibi kazılı!
renovatio
Güzel…yine güzel…Ama bulutlara yazılan ya da kazınan geçicidir. Suya yazılan gibi. Eğer kutup yıldızı gibi çakılı ve her karanlık günlerde yeri değişmeyeceklerden bahsediyorsak, bulut hafif ve geçici kalır. Onların gücü yağmurlarını atana ve yön verecek rüzgarlara kadardır.
Ah eski insanlar,
yitirdiklerinde güneşi,
kutup yıldızındadır gözleri…
Duygu Can
Merhaba! Bulutlara yazılanlar geçicidir, silinir, gider dediniz. Görmediğim bir açıdan gösterdiniz bana kendimi. 🙂 Çok teşekkür ederim. Duyguların güçlülüğü ve sabitliğinin varlığını ama yine de değişebilir olabileceğini umut ettiğimi söyler gibi o örneği vermişim. 🙂 Daha nice denemede sözcüklerin, kalbimize en uygun halini seçebilmemiz dileği ile…
merve ballı
Duygucan’ım yazılarını hep en ihtiyacım olduğu zaman da okuyorum. Biriktiriyorum ve bir tanesini seçim başlıyorum. Bakıyorum tam da aklımdaki soruların cevabını yazmışsın. Hani eskiden şarkılardan fal tutardık. Bu da öyle bir şey. Çok haklısın! ne kadar iyimser, olumlu, pozitif bakmak istesek de bazen o duyguların yaşattığı hissiyatları görmezden gelemiyoruz. Emeğine sağlık…
Duygu Can
Merve’cim aslında yazmak zor olsa da; okutmak, sevdirmek ve bunun sürekliliğini sağlamak çok zor. Sen de biliyorsun ki, bazen umutlarımızın sayısı birden azalıyor. Ama sonra senin gibi bi sevdiğim çıkıyor karşıma, her şeyi anlamlı kılıyor. 🙂 Ne güzel sözcüklerin. İhtiyacın olduğunu hissetmek, bunu benim yazdıklarım kanalıyla yapmak, ne kadar güzel ve ne kadar büyük huzur verdi bana. Çok teşekkür ederim. Sevgi ile güzel günler dilerim…:)
hasan
Öyle anlar yaşıyorsunuz ki, değiştiremediğimiz duyguların bizi nasıl yıprattığına şahit oluyoruz. Bazen de telafisi imkansız bir girdabın içinde kaybolurken, uzattığınız elinizi yakalamasının imkanzıslığı ise üzüyor, üzüyor…
Duygu Can, teşekkür ederim bu güzel yazılar için…
Duygu Can
Çok teşekkür ederim Hasan Bey. Vakit ayırıp okumanız ne kadar güzel. Hep ‘ala’ duygular yaşamanızı dilerim. 🙂