DNA şifrelerime bir tane kod yazdım. Yazdım ve ekledim. Anamdan babamdan gelen genler ile de bir yere kadar!
Ben, oturdum, bir CH2, bir OH2 yazdım. Daha evvel gönlümü verdiğim bir insan evladından kalma bir miktar oksijen vardı ruhumda. Epeydir, nereye eklesem de anlam bulsa ifadelerim diye gözlüyordum. İşte şimdi buldum, kendim için hazırladığım ve benden sonraki nesilleri de etkileyecek genetik kodlamamın en sonuna bu nefis oksijeni de ekledim. Öyle açıldı ki, göğüs kafesim. Öyle genişedi ki, kalbim. Tüm yoga sevdalılarını gönül gözüm ile kıskandırdım. Sonuna kadar açılmış çakram ve sonsuza değecek enerjim ile adımlarımı sıklaştırdım.
DNA’ma bir kod daha ekledim ve bu kodu bizzat kendim yazdım.
Ne bakıyorsun öyle?
Buraya kadar anlattıklarımdan hiçbir şey anlamadın mı?
Sen bin yıl evvel yaşamış Heraklaitos’un “herşey değişir, bir kez girdiğin nehir ile ikinci kez girdiğin nehir birbirinin aynı değildir!” demesini anlamış ve bunu ta bu yıla taşımış da, kendine düstur edinmişken, benim kendi bedenime, ruhuma ait olan DNA’ma bir kod eklememi mi yadırgadın?
Sana peşinen söyleyeyim. Herakleitos, zırvaladı. Zırvaladığını kendi de anladı ama bu fikri gereksizce benim kuşağıma kadar iletildi. Çok önem verdiğin, değer verdiğin tonla mesaj bir çırpıda hafızadan silinir ama böyle yazılmış birkaç görüş öyle bir yayılır ki; en hakiki virüs olup yapışır yüreğimize.
Sana diyeceğim şu ki; Bekleme! Değişmiş olan ya da değişecek olan hiçbir şey yok şu memlekette. Şu etrafında gördüğün ve sevdiğin insanların kalbine, azıcıkta olsa sevgi koyduğunu, insaniyet koyduğunu, vicdan ve anlayış koyduğunu felan düşünüp de kendini hırpalama. Senin koyduğun bu minik zerrelerle , kimsenin bakışı, görüşü ve anlayışı değişmedi, değişmeyecek. Şimdi girdiğim su ne ise, biraz sonra dalacağım su da o!
Özce tanıdığın insan neye benziyor ise, bir sürü yaşanmışlıktan sonra da o kişi, aynı kişi. Değişim yok!
Ama ben ne yaptım?
DNA dizilimimi değiştirdim, bir kod yazdım, boğumların ardına ekledim. Ben değiştim! Ben kendi genlerimden bana kalmış mirası genişletip büyüttüm. Nasıl mı?
Şu minik ellerimin üzerine konan melekler sağolsun, bir sürü güzel düşünce, bir sürü olumlu ifade ve bir düzine harika insanın varlığı bunu yapmama yetti!
Değişim yok! Kimse değişmedi! İnanmıyorum. Ama umutsuz da değilim!
Bir şartım var;
Kendi DNA’na kadar inip, kök hücrelerinde değişimi sağlar isen, kendini de , çevreni de ve hatta şu evreni de değiştirebilirsin.
İster inan, ister inanma ama sadece bi dene!
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.