Her şey değişti.
Her şey dönüştü.
Sen hala otur bakalım yerinde.
Defalarca yazdım ve sana seslendim, ya okumadın, ya görmedin ya da duymadın. Hayatın boyunca sana 3 maymunu oynamanı kim söyledi, kim bu saçma iletiyi beyninin taa içine belletti bilmiyorum. 3 tane maymun vardı evet, biri susuyordu, biri duymuyordu, biri de görmüyordu ama onlar da değişti. Suskun olanın bir çenesi düştü ki sorma, görmüyorum diyen yerdeki ufacık tozu, kiri görür oldu, duymuyorum diyen ise yere düşen bir toplu iğnenin sesini işitti. Sen hala 3 maymunu oyna diyorsun kendine.
Yok yaaaa!
Bak, eski filozoflardan falan söz etmeyeceğim, onların laflarından da sıkıldım. Yenilenmeli artık damarlarındaki kan bile. Ben söyleyince önemsememeni anlıyorum ama bu fikrin de değişecek. Büyük bir adı olmayan ya da büyük bir unvanı olmayan kişilere kulak asmamanı, senin sığlığına veriyorum. Bir incinin en derinde, bir istridyenin içinde saklandığını biliyorsun ve bunu bilmek sana sır dolu bir gerçeği anlamış hissi veriyor değil mi? O halde, yakınında ya da uzağında duran kimselerin içrelerinde nasıl da parlak incilerin olabileceğini bilmen gerek. Unvanı küçük insanlara karşı oluşmuş bu mesafeli tavrın da değişecek. Bak ayaklar nasıl baş oldu? Olmaz diyordun ya, şimdi neler oldu? Ben buna karşı değilim. Ayaklar da baş olmalı aslında, onların da baş olabileceğini kavramış olmalı herkes. Mühim olan baş olunca baş gibi durabilmek!…
Görüyorum ki, sen farkında değil iken birileri senin yanında fena halde büyüdü. Senden tonca yeteneksiz, senin masum gülüşünün aksine işveli kırıtışlarını kullandı. Zamana ayak uydurdu. Kirlenmek gerekiyorsa kirlendi. Övünülecek bir örnek mi bu?
Evet.
Bu, senin dönüşmeni sağlayacak ve zamana ayak uydurmana etki edecek ise yararlı bir örnek. Daha çok kazanmak için sana daha çok vermelerini beklemeyeceksin. Daha güzel kokmak için birilerinin seni daha güzel koklamasını istemeyeceksin. Daha güzel olmak için daha güzel görünmenin yollarına bakacaksın.
Her olan şeyi anlamanın bir yolunu bulmalısın, bir şeye yok ben bunu anlamadım demen ile istemediğin bir şeyin kabul olması aynı zamana tekabül ediyor olabilir. Mesela içten içten yasaklanan kitapların varlığından haberdar olmalısın, yasaklanan yazılardan, yasaklanan sözlerden, yasaklanan gülüşlerden ve hatta bakışlardan haberdar olman lazım. Bilgin dahilinde gerçekleşince de bir anlam araman lazım. Biliyorum bulamayacaksın ama senin uğraşın ile anlam kazanan bir şeylerin olabileceğini düşünmen lazım.
Çok mu yükleniyorum senin düşüncelerinin üzerine, çok mu abanıyorum? Bilemiyorum ama senin de birilerine abanman lazım. Bu cümleyi istediğin yere çekmemen, başka türlü bir şey dediğimi bilmiş olman lazım.
Senin yapabilitende sevginin en önde olması lazım.
Yani şimdi açık açık söylemeyim diyorum, azıcık örtülü olsun ödenekler gibi sözcükler diyorum, modaya uyalım diyorum ama anlaşıldı sana açık ve seçik söylemem lazım.
Dünya döndükçe, kirleniyoruz arkadaş. Kirlendikçe dahası geliyor ve tahammül sınırlarımızın olmaması için uğraşılıyor. Açıkça ayaklarımızın altından zemin kayıyor. Bak yine yerdesin, bak yine kaydırdılar ayağını. O zaman nalların ile kendini yere çekmen lazım. Kendini sürekli bulunduğun yere mıhlamak değil, geçici bir süre kalıp, daha sağlam zeminlere doğru kayman lazım. Yani kendini değiştirip, yenilenmen lazım.
Bilmem anlatabildim mi?
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.