Çorabımın tekini tersten giymişim, tekini düzden. Saçımda alakasız bir yerde çiçekli bir toka unutmuşum ve öylece koca bir gün bitirmişim. İçimde gamze çukurluğunda bir boşluk var, sürekli deliniyor ve yanındakileri de kendi boşluğuna ittikçe büyüyor. Ne bileyim, parmağımda yaprak sarmışım da sanki yeşili kalmış bir renksizlik var, koyu gördüğüm alanları çoğalmış gözlerimin. Yakını da uzağı da seçemiyorum çünkü gözlerimde garip bir acı var. İletişemiyorum kimseyle. İletişim yeteneğimi bulamıyorum, kurduğum saatler başka başka yerlerde sanki, biri bitiyor biri çalışıyor. Hangisine uyansam bilemiyorum. Bir iç kıyıltısı, bir aldatılmışlık, bir bulantı, bir doygunluk hissi ile vücudumla çatışıyorum. Noluyor ki hepsi bir yanda arıza sinyalleri çalıyor bilemiyorum. Her gün her gün artacak diye korkuyorum. Pişmanlık ve keşkelerimi özüme hediye ettim. Meyve soyma bıçağı almıştım, nerden geldi şimdi aklıma. Evimdeki yerleri gözüme iliştiriyorum, nereye koydum, nereye koydum bulamıyorum. Kafamı kaşımak belki yardım eder diyorum ama nafile…
İstediğim salıncağa oturuyorum ama hep aklım diğerinde kalıyor, kalkıyorum öbürüne, kalkıyorum öbürüne diye diye tüm salıncakları dolanıyorum. Kırmızı mıydı, sarı mıydı sevdiğim renk hatırlamıyorum. Aklımdan tuttuğum sayılar hep aynı geliyor, kuraya atsam elim aynı rakamı çekiyor. Kendimde bir musibetlik seziyorum. Hayırlara yoruyorum ama bunu yaptıkça yoruluyorum. Birileri evlenmiş, nikah davetiyesi çarpıyor gözüme. Aaa diyorum mutlu insanların elleri değmiş sanki, mutlu olduğum zamanlardan geçiyor gözlerim. Hızlı hızlı geçiyor çünkü yarının ve dünün hayallerini kurmamayı öğrenmiştim hatırlıyorum.
Tekli mi alsam, çiftli mi, dönse mi, dönmese mi şu oturacağım koltuk? Belki ayaklarımı sallandırmak iyi gelir, boşluk bırakayım yerle aramda diyorum, sonra mesafeleri düşünüyorum ve onları sevmediğimi ıssız bulduğumu kendimi o zamanlar… Neyse bıraktım onu da çimlere yayıyorum şimdi bedenimi, çalım atıyor sanki kelebekler, kanatlarında minicik bir top, onları seyre dalıyorum.
Sonra gülüyorum… gülüyorum… gülüyorum…
İnsan hayatında en az bir kez ölüme yaklaşır, bir kez deliliğe, bir kez de dengesizliğe diyorum. Kendime hak veriyorum. Kendimi seviyorum, yaratılarımı, ellerimi, gözlerimi, sözcüklerimi ve çok sevdiklerimi seviyorum diyorum.
Masal da hep bir sonla bitiyor nasılsa, bu onun masal olduğu gerçeğini değiştirmiyor!
Diyorum ve bu deli masalı burada bitiriyorum!
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.