Şımartmadıysanız hayatınızdaki hiç kimseyi, büyük bir eksik yanınız kalmış demektir. Benden söylemesi. Canınızı sıkmak istemiyorum haftanın sonuna yakın bir zaman diliminde ama hepimizin şımarmaya ihtiyacı var. Hem de öyle eften püften değil, baya ciddi şımartılmaya ihtiyacımız var.
Taa bebelikten başlayan “şımartmayın şu çocuğu” komutlarının manevi dünyamıza hiçbir olumlu katkısı olmamakla birlikte, bizi geri vitese taktığını da düşünmekteyim. Şımarma sakın! Yani ne? uslu dur! Yani ne? İsteme!
İsteme işte çok fazla bir şey isteme!
Niye?
Niye çocukluktan beridir bizi çok istememeye, çok hareket etmemeye, çok konuşmamaya, çok sevmemeye zorluyorlar? Neden yüreğimizde kısıtlı bir his ile bizi öldürüyorlar. Sonra da sosyal fobi, toplum baskınından korkma, komşu dırdırından ürkme, patron laf edecek diye tırsma, arkadaşın küsecek diye alttan alma, kocan üzülecek diye sessiz konuşmalar niye oldu diyorsunuz!
İşte bu yüzden. Yeterince şımaramamış çocuk, büyüdüğünde de özgüveni eksik, garip, izbe, masum duyguların kucağında uyutulup duruyor. Başı bir karış eğik dolanıp duruyor.
Tamam kesin artık bu dırdırı. Çocuklar şımaracak, gençler şımaracak ve hatta belirli oranda yetişkinler de şımaracak. Yaşlılar zaten şımarık da. !
Sevdiğinizi şımartmaktan çekinmeyin lütfen, değerlinizi şımartmaktan, kıymetlinizi şımartmaktan hele ki bebeğinizi şımartmaktan korkmayın. Şımarıklık ile zenginlik arasında da bir doğru orantı kurmayın. Çocukların en sevdiği oyuncakların plastik tabak, tencere, kaşık olduğunu unutmayın. Para onları daha çok şımartmaz hatta bazı durumlarda daha çok zedeler.
Şimdi “şımartma şunu” komutu size geldiğinde hemen siliyorsunuz, hemen yok sayıyorsunuz, hemen geçiştiriyorsunuz. Tam da tersini anlayıp sevdiğinizi şımartıyorsunuz. Öpüyorsunuz, seviyorsunuz, defalarca onun ne kadar değerli, ne kadar önemli olduğunu söylüyorsunuz. Hayatınızın başından sonuna kadar hayatınızda kalmasını istiyorsunuz. Yüzünün güneş gibi, ay gibi, aşk gibi parladığını söylüyorsunuz. Her anlamda başarılı olduğunu, kesişmiş tüm hayatlarınızda ona ihtiyacınız olduğunu söylüyorsunuz. Ama öyle kısık kısık, kulak kulağa değil, gümbür gümbür, bağıra çağıra! …
Ve kimse sizi şımartmıyorsa lütfen sen kendini şımart. En sevdiğin kişilerle olarak, en sevdiğin iş ile işgal olarak ruhunu besle.
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.