Durmadığımdan darmadağına doğru gidiyor hayat!
Durmak istemediğim için dağılıyor! Dağılmak için durmuyor değilim, durmadığım için dağılıyorum. Bir insan kirlenmesi, yıkansa da üstlerinden çıkmayan kirleri ile doğanın çevresel dengesini bozan tiplerle dolu önümüz arkamız. Yağmur bekliyoruz kendi isteyerek yıkanmayanlar için, yıkar belki göğün suyu kirlilerle beraber bizleri!
Kendim dahil insanların bütününden sıkıldım!
Bazıları için gözlere özel perde indirmeler, bazılarına ise büyüteçle bakmalar, saçmalamalar, asılsızca atmalar tutmalar, gün boyu hayatları tüzel yapmalar, skandal derecesinde korkarlar, yüzsüzce arsızlar, ipsizin peşinden gitmeler, uydular antenler, güce tamah edenler, parayı merkez edenler, duyguları katledenler!…
Kendim dahil insanların bütününden sıkıldım!
Yalanları dolanları, yaptığı minicik iyiliği dev gibi büyütmeleri, yoku var etmeleri, varı yok etmeleri, yalakalıkları, sahtelikleri, yapmacıklıkları, kahpelikleri, namertlikleri, göz boyayanları, reklam yapanları, pireyi deve yapanları, bilgisiz görgüsüz olanları, görünüşe bayılanları…
Kendim dahil insanların bütününden sıkıldım! Ama bütün bunların farkında olduğum için kendimden daha çok sıkıldım!
Ne güzel yazmışım… Hangi tarih acaba? Tarih tekerrürden ibaret nasılsa. Ne fark eder ki değil mi? O tarih bu tarih, o hastalık bu dalgınlık. Sürüp gidiyorsa gaza basılan hayatlar, hiçbir durakta inmiyorsa yolsuz yolcular ne fark eder ki hangi zaman hangi büyünün hangi tozu? Biz yani, insanlığımızın hiçbir yerde değişmediği bir yüce an içindeysek, korkuyorsak, kaygıyla uyanıyor ve uyuyamıyorsak ne fark eder ki? Dağılmışız yani. Dağılıp bıkmışız kendimizden hem de kendi isteğimizle…
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.