Maslow’un ihtiyaç pramidine göre insan aşağıdaki sıra ile ihtiyaçlarını karşılayabilirse, en son basamak olan kendini gerçekleştirme evresine ulaşabiliyor. Yunan filozoflarına da söylenen “karınları tok tabii düşünürler!…” eleştirisini besleyen ve Maslow’a göre de insan bunlardan birini karşılayamazsa bir üst basamağa çıkamaz diyen bu kuram insanı düşünmeye sevk ediyor.
- Fizyolojik ihtiyaçlar
- Güvenlik ihtiyacı
- Ait olma ihtiyacı
- Sevgi
- Saygınlık ihtiyacı
- Kendini gerçekleştirme
Dünya tarihi o kadar çok zulüm ve sıkıntı içinde olup da, kendini öyle güzel gerçekleştirmiş değerli insanların varlığına tanık olmuştur ki!… “Yarım Kalmış Şarkı Boby Sands gibi…” Ancak karnı tok ve bir çok diğer ihtiyacını karşılayabilmiş bir insan, dünyada hangi ressam ne zaman ne çizdi, hangi besteci hangi senfoniyi nasıl besteledi vb. gibi konularda bilgi sahibi olarak kişiliğinin gelişmesine katkı sağlayabilirdi. Bazı insanlarda sadece temel ihtiyaçları ve minik lüksleri için yeterli olan para, bazılarında ise saatte bir büyüyen varlık boyutundadır. Dolayısı ile kendini sanatla gerçekleştirme aşaması diğer basamakları zıplaya hoplaya çıkan ‘para’ sayesinde mümkün olabilmektedir. Ve ne yazık ki saygınlık ihtiyacımız da ‘para’nın ne kadar çok sahibi olduğumuza göre şekillenebilmektedir!
Bunun yanında Boby Sands gibi özgürlük mahkûmlarının yaptıkları kirlilik eyleminin sonunda dışkılarını duvarlara sürerek yaşadıkları durumlarda dahi, peçetelere düşüncelerini yazıp tüm dünyaya içeride yaşadıklarını aktarabilmiş mahkum gruplarının varlığını da kendini fazlasıyla gerçekleştirebilmiş saymamız olasıdır. Dolayısı ile bu hiyerarşinin psikoloji ve sosyoloji derslerinin anlatımında kullanılması, saygınlık ihtiyacını kendisince karşılayamamış bir insanın yaşayacağı, kendine ulaşamamış durumunu nasıl içselleştireceği de anlatılmalıdır. Ya da herhangi bir aile içinde yaşamayan, aidiyet duygusunun kendisini reddeden insanların da kendini gerçekleştirememiş sayılmasının saçmalığını anlatmak gerekebilir. Her neyse… Amacım kuramın istisnai durumlarını göstermek ve farklı perspektifler yaratabilmekti. Söylemek istediğim esas şey ise saygı görmek ihtiyacının iş dünyasında kişiye ve statüye göre değişebildiğini gözlemlediğim durumlardır.
Pek acı ki, insan kendini gerçekleştirmeye ramak kala tamamlamak zorunda olduğu saygınlık ihtiyacını bazılarına karşı bertaraf edebilmekte. Bu yazı; kendi saygınlığını hissedebilmek için kendi seçtiği kitle ve zümreye ihtiyacı olanlara, saygınlığını sırf insan olduğu için kazanacağı ve karşısında hangi sıfat ve surette insan olursa olsun bunun karşılanmasının gerektiğini hatırlatmak içindir. O kişilerin kendilerini gerçekleştirmesini istediğim için verdiğim bir hediyedir bu yazı. Üst akıl sahibi Kant’ın saygı için söylediği mükemmel cümlelerle de bitecektir.
Kant’a göre saygı duygusu deneysel kaynaklı olmayan, düşünsel bir nedenin uyandırdığı bir duygu olduğundan, a priori olarak bilinebilecek ve zorunluluğu doğrudan kavranacak olan tek duygudur. Saygının öznesi yalnızca insandır.
İnsanların önce kendilerine sonra da tüm insanlığa duymaları gereken sonsuz ve en önemli ihtiyaç olarak SAYGI’nın unutulmaması dileklerimle…
Duygu CAN
08.04.2016
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.