Bazı yerlerde süren varlığımın tek sebebinin ‘boyun eğmek’ olduğunu düşündüm. Haklıydım, içinde bulunduğum bazı ortamlarda hayatta kalabilmek için, ilk andan itibaren boyun eğdiğimin önkabulünü imzalamıştım. Bunu bilerek ve isteyerek yaptığımı, aslında bunları yapmak istememin sebebinin ‘hayatta kalmak’ ve ‘var olmak’ olduğunu hissettim.
Peki; fethetse ve ölse idim? !… Kendimin imarını kendi ellerimle geçirseydim yürüdüğüm sokaklardan? İn-cin olmasa idi ama elektrik olsaydı, su dolsaydı kovalara, öyle taşsaydı ki barajlar debisinden ürettiğim sevgi ile yalnızlığımı giderseydim…
Ne olurdu? Şimdi durduğum yerde, hiçbir mikrop yok iken vücudumda, antikorlarım içimde savaşacak bir şeyler bulur muydu? Yine bulur muydu?
Bilmiyorum!
Ama ben hayatta kalmayı seçtim. Boyun eğdim ve hayatta kaldım!…
Düştüğüm durumdan çıkmak için evrene iyi mesajlar yazmaya başladım. Seni seviyorum, iyi ki varsın, ne de güzelsin, çok değerlisin gibi bir sürü uydurma mesaj yazdım kağıtlara. Gökyüzüne doğru başımı kaldırdım ve bunları ardı ardına okudum. Evren orada idi değil mi? Yani göğün yüzünde. Her neyse ben orada olduğunu farzettim ve ona yöneldim. Bekledim. Tarafıma gelen bir kısa mesaj ile irkildim!
– İsteğiniz reddedildi!… Yeterli maddi ve manevi doyum derecesine sahip değilsiniz! Ben Evren!
Tam da tahmin ettiğim üzere, evrene olumlu mesaj yollamayı icat eden ve bu yöntem ile evrenin de kendilerine geri-dönüş yaptığını söyleyenler, zaten yeterince mutlu, yeterince zengin ve yeterince ‘sığ’ idi!… Evren, benim mesajımı ne yapsındı!
Sonra yeniden baktım kendime. Birisinden 360 derece dönebilen gözlerini ödünç almıştım. Kendime bakıp, bitirmem yarım saatimi aldı. Bucak bucak her yerimi dolaştım.
Yaptığım hataları, verdiğim tavizleri, duymazdan geldiğim sözcükleri, yalandan gülümseyim derken gamzelerimin acıyan bölgelerini belirledim. Bundan sonraki niyetimi açık-seçik beyan ettim. Hayatta kalmak için yok olmayı değil; Var olmak için fethetmeyi seçeceğime söz verdim. Fethedince ölmüyorsun! Bu zırva önerinin değilinin doğruluğunu ıspatladım. Fethedince çok yüksek derecede var oluyorsun. Bizim hevesimiz kırılsın, hayatta kalmayı bir beceri sanalım ve dirençli olmayalım diye uydurulmuş öğretilerin üzerini çizdim.
Evrene onun olumsuz mesajına cevaben bir mesaj daha yazdım.
– Seni anlıyorum ve mutsuzluğunu gözlerinden okuyorum. Hep iyi şeyler duyarak şımartılmış ruhunun isyan ettiğini görüyorum. Boyun eğme! Kimseye birkaç güzel iltifat karşılığında servet verme! Derinleşmeyen hiçbir zihne kolaylıklar dileme!
…
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.