Sonra adım adım büyüttüğüm doğrularımı, bir nefesimle uçurdum. Hani ne çiçek ne de yabani bir ota benzeyen bir bitki var ya, heyecanla içinde tuttuğun nefesi üzerine üflersin ve bir bütün gibi duran pamuk taneleri etrafa özenle saçılır. Senin duyduğun mutluluk ve yüzünde beliren gülümseme, aslında bir bütünü darmadağın ettiğindendir.
Parçalamak, ayırmak, bir büyü gibi görünen pamuk bütününü yerlere saçıp dökmek, ne kadar mutlu ediyorsa; bu zamana kadar biriktirdiğin doğru/düzgün cümleleri içinde parçalamak da bu kadar mutlu ediyor insanı….
Yalnızlığıma durup durup bakarım ben. En çokta kalabalık sarmışken bedenimin etrafını, seyretmeyi seviyorum birbaşına kalmışlığımı. Her zaman kaçtım “herkes”den. Her zaman daha çok medet umdum kendimi koruyacak bir kuytu köşeden…
İşte o kaçışlarda doladım parmağıma unutmamam gereken erdemlerimi. Hepsi parmağımda asılı kaldı bu yaşıma değin. Ama sonra anladım ki; değişmenin, dönüşmenin ve dağılmanın insana nefis bir yararı vardı. Kaleminin rengi, cismi ve ismi değişince yazdıkları da değişiyordu sanki.
Hiç yapmam dediğim bir şey yaptım. Hiç giymem dediğim bir renk giydim, hiç sürmem dediğim bir boya sürdüm yüzüme, gözüme. Hiç sevmem dediğim birini sevdim. Hiç etmeyeceğim bir duanın peşine mumları dizdim.
Baktım ki, ben değiştikçe değişti Dünya. Sanki herkesin gözbebeğinin rengi, eteklerinin pilesi, ellerinin çizgisi değişti. Hiç yapmam dediğim bir sürü davranışımla, içimde kafasının dikine yol tutturmuş doğrular şaşırdı kaldı. Durdurdum yolunda giden herşeyi. Bir baktım etrafım “insan” doldu. Noldu ki bu kadar sevdirdim hayata kendimi? Bilmiyorum. Sadece değiştim belki de….
İçimde “aşk” diye tutturmuş, ölümüne uzayan cümleler vardı, susturdum!
Mezarlara dikilmiş çiçeklerin burnumda kalmış kokusu vardı, unuttum!
Sımsıkı sevdiklerime tutunmuş, döndürdüğüm ruletler vardı, durdurdum!
Çok klişe laflarım, kalbimde büyüttüğüm taşlarım vardı, çıkardım! Hayatımdan, kalbimden, aklımdan tüm klişe duygudurum bozukluklarımı çıkardım!
Mutluluğu bulacağımı sandığım yerlere bakıp duruyordum, birden niye sadece hep aynı yere baktığımı düşündüm ve bir daha bakmadım!
Ve mutluluk, benim gözüme gözlerini dikmiş, yüzüme beni sever gibi bakmaya başladı. İnanamadım! Ben kendimi bilerek kaçırmadım ama o bilerek kaçtım sandığı için saklandığı ücradan koştu geldi.
Allah allah!
Değişmenin bana ve içreme yaptığı onca değişmeyi görüyor musun? Şimdi yine kendimi yalnız bıraktığım ve kendimi çok sevdiğim kuytulara dönüp bunu kutlayacağım.
O yüzden bu yazımı burada bitiriyorum, yanlış anlama sensizliği değil, yalnızlığı seçiyorum! …
Ne düşünüyorsun?
Düşünceni duymak güzel olurdu. Yorum bırak.